
Turizmde 2022 Yılı Ve Sonrasında Yeni Seyahat Eğilimleri Nasıl Olacak?
- Yazar: Tamer ÇİÇEK
Teknolojinin seyahat sektöründeki rolü ve öneminin 2022 sonrasında artmaya devam edeceği artık yadsınamaz bir gerçek. Teknoloji çözümleri, gerçek zamanlı seyahat bildirimleri dahil her konuda hem kamuoyunu bilgilendirmede hem de tüm seyahat kararlarına rehberlik sağlamada çok önemli bir rol oynayacak.
Uluslararası seyahat gereksinimlerinin yanı sıra seyahat koşullarının değişmesi durumunda yeni düzenlemelere dair bilgiler daha hızlı güncellenecek gibi görünüyor. Bu da gezginler için çok önemli bir teknolojik destek olacak.
Turizm endüstrisinde dijitalleşme daha hızla yayılacak
Görünen o ki, daha da yaygınlaşması beklenen QR kodu ve mobil bankacılık aracılığıyla temassız ödeme gibi uygulamalarla birlikte temassız teknolojilerin artışı seyahat deneyimini daha da kolaylaştıracak.
Seyahat şirketleri de gezginleri güvende tutmak, yardım ve bilgilere anında erişim sağlamak için yenilikçi teknoloji çözümlerine daha çok yatırım yapma çabasına girecek ve hizmet çeşitlemelerine gitmeleri kaçınılmaz olacak.
Uçağa binişte temassız check-in hızla yaygınlaşırken uygulama üzerinden yemek veya hizmet siparişi verme veya Whatsapp üzerinden konsiyerj desteği bir gezgin için ekstra rahatlık sağlayan çözümler arasında olacak.
Turizm alanında adonis.com ile başladığımız metaverse teknolojisiyle devam ettiğimiz ilk uygulamalarından biri olan AdonisVerse sayesinde her müşterinin kendi evinden otelleri gezmesi ve rezervasyon yapmasını sağladık. Müşterilere rezervasyon sağlamasının yanı sıra otellerin dünya çapında tanıtımı ve pazarlaması konusunda da metaverse ve bağlı teknolojilerin uzunca bir süre öncülük edeceğini öngörüyorum.
Ayrıca tesis süitlerinde, uçak kabinlerinde, müzelerde ve turistik mekanlarda sanal tur gibi çözümlerle AR/VR ve Metaverse gibi teknolojilerinin daha hızla yaygınlaşmasını da bekliyorum. Çünkü bu teknolojiler, gezginlerin bir konaklama tesisinden başlayarak destinasyonu daha kapsamlı bir şekilde araştırmasına yardımcı olacağı gibi seyahat planlamasında zaman kazandıracak, güven sağlayacak.
Gezginler, seyahat gereksinimlerine ek olarak seyahatlerinin her yönü için uzman rehberlik isteyecek, çünkü birçok gezgin için günlük güzergâhlar oluşturmak artık çok daha karmaşık ve bunaltıcı bir süreç haline geldi.
Gezginlerin tercihinde sağlık, hijyen ve güvenlik protokolları önemli rol oynayacak
Geçmiş yıllarda gezi planlaması, inceleme siteleri veya kolayca web taraması yoluyla yapılmış olsa da şimdi gezginler gitmek istedikleri bir destinasyondaki aşılama durumunu, restoranlar veya tiyatrolardaki hijyen koşullarını ve belgelerini merak edip öğrenmek istiyor.
Meslektaşlarımın dikkatini çekmek istediğim bir diğer önemli konu, seyahat acenteleri gezginler için son derece önemli hale gelen sağlık ve güvenlik ihtiyaçlarını da karşılamak için çözüm arayışı içinde olmalılar. Çünkü gezginler, turistik yerlere göre sağlık protokollerinden, kalabalıklardan nerede ve ne zaman kaçınacaklarına dair öngörülere kadar seyahat planlamalarına daha fazla özen gösterme ve seyahatleri için hizmet aldıkları acentelerden artık kişiselleştirilmiş destek bekleme eğiliminde.
Bir seyahat şirketi için dikkat çektiğim bu eğilim ve beklentiler, seyahat pazarlamasını ve dijital stratejileri yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Bu nedenle seyahat şirketleri, destinasyonlar hakkında verecekleri bilgileri sosyal medya ve web sitelerinden tanıtırken gezginleri ve sevdiklerini güvende tutmak için daha detaylı ve güvenilir bilgiler sağlamak zorunda olacak. Çünkü günümüzde gezginler için acenteler sadece A noktasından B noktasına ulaştıran bir hizmet sağlayıcı değil, seyahat boyunca kendilerini güvende hissedecekleri her türlü bilgi ve desteğin kaynağı konumunda olmak zorunda kalacaklar.
Gezginler için seyahat deneyimlerini “zenginleştirme” eğilimi daha da önem kazanacak
Pek çok gezgin Covid-19 nedeniyle erteledikleri seyahatler sonrasında şimdi sevdikleriyle yeniden beraber olmak, daha çok birlikte tatil yapmak istiyor. Bu nedenle artacak seyahat talepleri içinde her zamanki gibi deniz/kum/güneş tatilleri kadar keşfetmek istedikleri rüya gibi yerler, kültür, sanat ve yürüyüş rotaları, fotoğrafçılık veya kano gibi doğa odaklı etkinlikler olsa da bunların hepsinde aradıkları en önemli koşul “sosyal mesafe” olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Konaklama söz konusu olduğunda ise daha çok yabancı gezginler için temizlik ve güvenlik olmazsa olmazların başında gelmeye devam ediyor. Şimdi bu beklentilere hijyen, atık yönetimi, minimum karbon salınımı gibi kavramlar eklenmeye başladı.
Avrupa Seyahat Komisyonu’nun yakın tarihli bir araştırmasına göre, gelecek yıl seyahat etmeyi düşünen katılımcıların yarısından fazlasının kısa süreli kiralamalar ve diğer konaklama yerleri yerine, otellerde veya bağımsız tatil köylerinde kalmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor.
İşte bu eğilimler karşısında güvenilir bir turizm markasının gücü, temel sağlık önlemlerinin yerinde olacağı konusunda gezginler nezdinde “güven” verebilmekten geçecek. Bu güven algısı, bozulmamış doğa deneyimleriyle birleştiğinde ise gezginlerin yolculuğuna ekstra bir artı değer katar.
Gezginlerin bu eğilimleri değerlendirildiğine tatil köyleri, farklı konaklama seçenekleri sunan otel markaları, hijyen ve temizlik protokollerini, sıfır atık ve azaltılmış karbon ayak izine uygun ısıtma ve aydınlatma sistemlerini, sağlıklı yaşam programlarını ve çevre dostu gezileri vurgulayarak yapacakları tanıtımlarda potansiyel turistlerin daha çok ilgisini çekebilir hale gelecek.
Gezginlerdeki sürdürülebilirlik eğilimi özellikle havayolu endüstrisini de etkileyecek. Düşük karbonlu seyahat eğilimi, havayolu şirketlerinin çevresel girişimlerini yakından takip eden gezginler arttıkça gelişmeye devam edecek. Örneğin, Google Flights artık çoğu uçuş araması için karbon emisyonu tahminleri sunuyor, bu da endüstrinin gezginlere sürdürülebilirlik bilgilerini sağlamada büyük bir adım bence.
İzlenimim o ki, turistler seyahat kuruluşlarından sürdürülebilirlik girişimleri konusunda giderek daha fazla şeffaflık talep etme eğiliminde. Turistler iklim krizinin daha çok farkına vardıkça karbon ayak izini azaltma ve sorumluluk bilinciyle tatilden keyif alma endişesi giderek artıyor.
Sürdürülebilir turizme uygun çevre dostu destinasyonlar tercihlerde giderek daha fazla cazibe unsuru olacak
Yakın zamanda Sürdürülebilir Turizm Uygulamalarını Teşvik Etmek konusunda yapılan bir araştırma raporuna göre;
- Gezginlerin yaklaşık %70’i endüstrinin daha çevre dostu seyahat seçenekleri sunmasını bekliyor.
- Avrupalı gezginlerin %46’sı atık yönetimini en önemli çevre sorunu olarak görüyor.
- Avrupalı tüketicilerin %40’ı iklim değişikliğini azaltmaya yardımcı olmak için uçmayı bırakma eğiliminde…
Özetle yorumlamak gerekirse, dünyanın dört bir yanındaki ülkeler Paris Anlaşması taahhütlerini yerine getirmek için çalıştıkça, şirketler de kendi çevresel hedeflerini belirleme, gezginler ise sürdürülebilirlik ve inovasyona odaklanan organizasyonlar arama eğiliminde.
Plastik içermeyen girişimlerden karbon emisyonlarının azaltmasına kadar gezginlerin endişe duyduğu tüm konularda artık seyahat markaları da pazarlama ve tanıtımlarında bu konulara yer vermek zorunda kalacak.
Tahminim o ki, sağlığa ve zindeliğe öncelik vermenin ve doğayla buluşma özleminin yanı sıra gezginler bu inanç ve eğilimlere önem veren turizm markalarını tercih edecek. Örneğin yakın zamanda yapılan bir araştırmada ankete katılan ABD’li gezginlerin %70’inin uluslararası seyahatler için aşı pasaportlarının gerekli olduğuna inandığını ve %68’inin gitmeyi düşündükleri ülkelerdeki pasaportlarla da ilgilendiğini ortaya koydu.
Araştırmalardan anlaşılan o ki yeme/içme, perakende satış ve turistik destinasyonlarda sağlık odaklı önlemler uygulandığında gezginler kendilerini daha güvende hissediyor. Bu nedenle biz, seyahat şirketlerinin yalnızca kendi güvenlik önlemlerini değil, ayrıca önerdiğimiz destinasyonlardaki yerel halkın sağlığı ve tesisler için alınan güvenlik standartları hakkında da bilgi vermesi gezginlerin tercihlerinde önemli bir kriter olacak gibi görünüyor.
Birçok kuruluş uzaktan çalışmanın verimliliğini keşfettiğinden kapsamlı kurumsal seyahatler, iş gezileri, ödül veya motivasyon gezileri pandemi öncesi yıllarda olduğu kadar yüksek bir öncelik olmayabilir. Bu nedenle etkinlikler devam etmeye başladığında daha fazla çevrimiçi eğitim ve web seminerleri, sanal veya hibrit konferanslar, en fazla kısa ve yakın bölgesel seyahatler görmeyi bekleyebiliriz.
Yine yakın tarihte PWC tarafından yapılan araştırmaya göre, iş seyahatinde olanların %75’inin bir kez daha iş için seyahat etme fikri konusunda çok da heyecanlı veya istekli olmadığını ortaya koydu. Bu nedenle yurt dışındaki bazı seyahat şirketleri, iş seyahati hissini yeniden canlandırmak ve teşvik etmek için kampanyalar başlatma hazırlıklarına girdiler bile.
Gezginlerin tüm bu eğilim ve beklentilerinin havayolları şirketleri, konaklama sektörü ve ve biz seyahat acentelerinin aktif bir tutumla takip etmesinde yarar görüyorum. Keza turizmden daha fazla pay almak isteyen ülke yönetimlerinin de destinasyonların geliştirilmesi ve tanıtılması sürecinin bu eğilimlerden bağımsız olamayacağı açık.